21 Ekim 2016 Cuma

Nurullah-Solmaz Aşkı




Nurullah-Solmaz aşkı bir oyun mu? Herşey bir senaryo mu?Olaylar önceden planlandığı şekilde mi gelişiyor?
Belki evet, belki hayır.
Ama bu konuda bir çok emare var.
Eğer bu planlı bir oyun değilse bile, işin içinde bir manüplasyon olduğu apaçık belli.
Manipülasyon nedir?
Manipülasyon; İnsanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri halde etkileme veya yönlendirme demektir.
Evleneceksen Gel'de müthiş bir manüplasyon var.
Nurullah-Solmaz aşkı da bu manüplasyonun kurbanı.
Seda Sayan vasıtasıyla, baştan beri Solmaz'a şu empoze edildi.
ROMAN KIZI OYNAMADAN DURAMAZ !!!
Oysa, bu doğru değil. Doğru olsa bile, Nurullah ve Solmaz arasındaki aşkı mutlu sonla bitmesi, bu sözde gerçeğin sürekli vurgulanmasından değil, bir orta yol bulunmasından geçiyordu.
Aynı manüplasyon, bu kez ters yönde Nurullah için yapıldı. Ona sürekli, doğulu olduğu söylendi. Gelenekçi-muhafazakar olduğu vurgulandı. (Sanki iyi bir şeymiş gibi)
Seda Sayan, sürekli manüplasyon yaparak, sonunda bu ikiliyi ayırmayı ve bitmek bilmeyen bir inatlaşmanın içine sokmayı başardı.
Halbu ki, Solmaz'ın annesi bile kızına "DAHA AZ OYNAMASINI" nasihat etmişti.
Oradaki herkesin annesi olduğunu iddia eden Seda Sayan ise Solmaz'a sürekli, oynaması için, teşvik edici sözler söyledi. Bir kere bile "Ya kızım, bugün de oynamayıver," demedi.
Bu nedenle, Nurullah-Solmaz aşkının en büyük düşmanı Seda Sayan'dır.
Sayan, bunu reyting uğruna yapıyor. Yani "para" için yapıyor.
Herşey manüplasyona dayalı bir senaryo olsa bile, Nurullah'ın ve Solmaz'ın çektiği acılar gerçek. İkisi de büyük acı çekiyor.
Bunun baş sorumlusu da, reyting uğruna onları manüple ederek ayırmayı başaran Seda Sayan'dır.
Seda Sayan, eminim manüplasyonlarına devam edecek, ve önümüzdeki günlerde Nurullah'la Solmaz arasında kıran kırana, yer yer kavgaya ve şiddete dayanan bir mücadeleyi bizlere izlettirecektir.
Bu oyunu bozmanın imkanı yok mu?
Var elbette.
Ama bunun için Nurullah ve Solmaz'ın bu oyunun gerçekten bilinçli bir oyuncusu olmayıp, programın acımasız manüplasyonunun gerçekten mağdurları olduklarını kavramaları lazım.
Ancak o zaman, gerçekten birbirlerini seviyorlarsa, bu acımasız reyting çemberini kırabilirler. Evlenip mutlu bir yuva kurabilirler.
Nurullah ve Solmaz !
Aşk öyle bir şeydir ki, onda "o ne dedi, bu ne yaptı, annem ne der, filanca ne söyler" gibi endişelere yer yoktur.
Nasıl ilahi aşk, tüm dünya nimetlerini bir yana bırakıp, kendini tanrıya adamaksa, beşeri aşk da öyledir. Beşeri aşk da tanrının yerine sevgili vardır.
Aşkda fedakarlık yapılmaz. Fedakarlık aşkın içindedir.
Aşık olan herşeyi göze alır.
İkiniz de orta yolda buluşmalısınız.
Nurullah sen, Solmaz'ın ara sıra oynamasına izin vermelisin.
Solmaz sen de her Allahın günü değil, arada bir oynamalısın. Hele aşık olduğun adam istemiyorsa o gün hiç oynamamalısın.
Nurullah, büyük itimalle, Solmaz, dansederek kendisine ve ailesine bir kazanç sağlıyor. Bunu göz ardı edemezsin. Ailesine yardımcı olacağının güvencesini vermelisin Solmaz'a. Ya da izin vermelisin en azından bir süre profesyonelce oynamasına.
Eğer gerçekten seviyorsanız birbirinizi, Evleneceksen Gel programını boşverin.
Dışarda buluşun. Konuşun. Orta yolu bulun.
Solmaz zaten evlendiğinde dansetmeyeceğini defalarca söyledi.
Aşk varsa, çıkış yolu var demektir.
Çıkış yolunu bulamazsanız, biz sizi izleyenler "demek ki aşk maşk yokmuş" diyeceğiz.
Ve ondan sonra göz yaşlarınıza da, mahzun bakışlarınıza da inanmayacağız.
Gözlerinizden düşen her damla yaş, Seda Hanım'ın kasasına deste deste para olarak geri dönerken sizler de sıradanlaşacak birer Selçuk, birer Özkan, birer Ömür, birer Neslihan, birer Nevin gibi içi boş, gülünç figürler haline geleceksiniz.
Biz bunu istemiyoruz.

7 Eylül 2016 Çarşamba

6-7 Eylül














6-7 Eylül 1955'te "ATAMIZIN EVİ BOMBALANDI" yalan haberi üzerine binlerce insan, hükümetin el altından İstanbul'da düzenlediği bir miting sonrası kontrolden çıktı ve ayaklanarak gayri müslimlerin dükkanlarını yağmaladı.

Olaylar askerin müdahalesiyle ancak ertesi gün durdurulabildi.

Cumhuriyet tarihimizin bu en utanç verici hadisesinin iç yüzü hala aydınlatılamadı.

Herşey bir yana burada bana bana ilginç gelen İçişleri Bakanının olayın hemen sonrasında görevinden istifa etmesidir.

Son yıllarda yüzsüzce bakanlık koltuğuna yapışanları gördükçe, o zamanki içişleri bakanı Namık Gedik'in istifası bana çok takdire şayan bir davranış olarak görünüyor.

Aynı Namık Gedik, 27 mayıs darbesi sonrası, kapatıldığı 3. kattaki bir odadan aşağıya atlayarak intihar etti.

Bu da işin bir başka acı tarafı.

Hoş Geldin 3. Abdülhamit Devri

Yeni Şafak adlı kesekağıdının Salih Tuna adlı zavallı bir yazarcığı var. 
Bu zata göre neredeyse hepimiz Fetöcüyüz. 
17-25 aralığı ciddiye mi alıyorsun? Fetöcüsün. 
Silahlarla yakalanan TIR'ın iç yüzünü mü kurcalıyorsun? Fetöcüsün. 
Hakimlerin savcıların tarafsız olmadıklarını mı düşünüyorsun? Fetöcüsün. 
İktidar şakşakçısı basını "havuz medyası" olarak mı nitelendiriyorsun? Fetöcüsün.
Aman dikkat. Hükümeti eleştirmeyin. AKP'ye toz kondurmayın. 
Zehir Hafiye Salih Tuna sizi anında enseler. Aman dikkat edin.
Benden söylemesi.

30 Ağustos 2016 Salı

BAŞÖRTÜSÜ VE İSLAM



BAŞLARINI ÖRTEN KADIN HAKİMLER, SAVCILAR, DOKTORLAR, POLİSLER, ÖĞRETMENLER VE DİĞER KAMUSAL ALANLARDA ÇALIŞANLARDAN RİCA EDİYORUM



Eğer müslümanlık gereği diye saçınızın tek bir kılı görünmeyecek biçimde başınızı örtüyorsanız, islamın şu diğer kurallarını da yerine getirin:
1. Miras hakkınızdan erkek kardeşleriniz lehine vaz geçin.
2. Mahkemede tanıklığınızın ancak 2 erkeğe denk düşeceğini kabul edin.
3. Kocanızdan dayak yediğinizde kesinlikle itiraz etmeyin.
4. Kocanız sizi boşamak istediğinde hiç karşı koymayın.
5. Doktor veya polis bile olsanız erkeklere dokunmayın, onlarla bir odada başbaşa kalmayın.
6. Tıpkı, başörtüsü için nasıl mücadele ettiyseniz, islamın size bahşettiği bu hakları almak ve anayasa hükmü yapmak için de mücadele edin. (Sizi destekleyeceğime söz veriyorum)

Bir Daha Çal Sam...




Dün Hollywood'un 1940'lardaki büyük yıldızı Ingrıd Bergman'ın hem ölüm hem de doğum günüymüş. Ben de hayranı olduğum bu İsveçli harikulade oyuncuyu geç de olsa anmak istedim. Onun Kazablanka ve Aşktan da Üstün (Notorius) filmlerindeki muhteşem oyunculuğunu asla unutamam. Kazablanka'da "Bir daha çal Sam" derken yüzündeki o masum, çocuksu ifade hiçbir aktrisin kolay kolay yakalayamayacağı nüanslarla doludur. Hollywod'a meydan okuyan, hayatını istediği biçimde yaşayan, 3 oskarlı bu büyük sanatçıyı sevgiyle yad ediyorum.

29 Ağustos 2016 Pazartesi

DİNDAR VE KİNDAR


DİNDAR DEĞİL KİNDAR BUNLAR

Aslında darbenin ertesi günü "Taksime kışla kuracağız" demesinden belliydi. Şimdi de Gureba hastanesinin adını değiştirip Abdülhamit Han yapmışlar. Yani provokasyona tam gaz devam ediyorlar. Kavga kindarlık had safhada. Oysa, bu Abdülhamid, (iyidir kötüdür o ayrı) konyakçının biriydi. Müslüman iktidarımızsa bu alkolik padişahı baş tacı ediyor. E tabi, cumhuriyetin karşı olduğu herşey onlara göre el üstünde tutulmalı. Cumhuriyet Abdülhamit'e (ve tüm Osmanlı devletine) olumsuz mu bakıyor, onlar padişahları göklere çıkarmalı. Cumhuriyet 31 mart ayaklanmasını mı lanetliyor, o halde bu isyanın başladığı Taksim Kışlası ihya edilmeli.
Kavga, çatışma, kindarlık, provokasyon, ne ararsan var bunlarda.
Bakalım bu haleti ruhiyeyle nereye kadar gidecekler?

27 Nisan 2016 Çarşamba

ANAYASA VE LAİKLİK

ANAYASA VE LAİKLİK  KONUSUNDA CAHİLCE BİR İDDİA 


Meclis Başkanı " Dünyada anayasasında laiklik maddesi olan sadece 3 devlet var" buyurmuş.
Bu cahile hatırlatmak lazım:Dünyada 21 Ülkenin anayasasında Laiklik maddesi vardır. Bunlar:
Arnavutluk, Angola, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan,Fransa, Benin, Brundi, Merkezî Afrika, Çad, Kongo, Guinea, Guinea-Bissau, Mali, Madagaskar, Mozambik, Senegal, Togo, Zaire, Hindistan ve Türkiye'dir.
Aşağıdaki ülkelerse, anayasalarında DİN İLE DEVLET İŞLERİNİN AYRILDIĞINI, HİÇBİR KİLİSE VEYA DİNİ DESTEKLEMEDİKLERİNİ AÇIKÇA BELİRTMİŞLERDİR:
Letonya, Moğalistan, Slovakya, Slovenya, Ukrayna,Belarus Cumhuriyeti, Estonya, Güney Kore, Polonya, Portekiz, Romanya, İspanya, Uganda, Uruguay, Vietnam.

1937 yılında dünyada 3 laik ülke vardı: Türkiye, Fransa ve Sovyetler Birliği. Herhalde bu echeli cühela, hala 1930'larda yaşıyor.